32



Orjinal Adı: Boyhood
Türkçe AdıÇocukluk
YönetmenRichard Linklater
SenaryoRichard Linklater
OyuncularEllar Coltrane, Patricia Arquette, Ethan Hawke



** Linklater, önceki filmlerinde olduğu gibi tek bir gün veya birkaç saatlik öykü yerine bu kez yıllara yayılan bir öykü anlatmış.


** Filmin dramatik yapısı; olay örgüsünde gerçekleşen çatışmalar ve dönüşümler üzerinden değil, zamanın şekil verme gücü üzerinden kurulmuş. Günlük yaşamın sıradan ayrıntılarıyla şekillenen bir anlatı. 


** Büyük bir "anlatı" olmaktan kaçınmış, çünkü dünyaya Mason'ın bakış açısından bakmamızı istiyor. Çünkü Mason, muhafazakar ve milliyetçi bir çevrede büyümesine rağmen (ilkokulda Texas bayrağı önünde ant içiyorlar, büyüdüğünde ona incil ve silah hediye ediyorlar) bütün bu öğretilmiş kavramlardan uzak bir birey olarak şekilleniyor. Kendisi ne muhafazakar oluyor ne de milliyetçi. Ama tüm bunları içine almadığı gibi dışlamıyor da!. Her şeye karşı belli bir mesafede, sessiz bir gözlemci, hayat üzerine kafa yoran, yabancılaşmış ama asla dramatik değil. Hiç isyan etmiyor örneğin, herkesi ve her şeyi olduğu gibi kabulleniyor hayatında. Ama onlardan sadece alacağı kadarını alıyor. Kısacası Mason, onu "o" yapan dünyayı kabulleniyor ama bu dünyaya dışarıdan, belli bir mesafeden bakmayı tercih ediyor.


** Tıpkı kendi hayat deneyimimizden bildiğimiz gibi.. Yaşamdaki değişimlerimiz, geri dönüp baktığımızda o kadar da önemli görünmüyor.. Film bize bunu hatırlatıyor.


** Mason'ın yıllar içinde sesi kalınlaşıyor, yüzünde sivilceler çıkıyor, saç şekilleri değişiyor.. Onun 12 yıl boyunca gözümüzün önünde usulca büyüyüşünü izlemek benzersiz bir deneyimdi.


** Yıllar arasındaki geçişlerin, bir önceki sahnenin devamıyçasına kurgulanması da çok anlamlı. Nasıl büyürken bedenimizde yavaş yavaş gerçekleşen değişimleri fark edemiyorsak, filmde de bu değişimleri farketmek oldukça zorlaşıyor. Yönetmen yılların geçtiğini herhangi bir ara yazı kullanmadan, öykünün doğrusal akışını bozacak herhangi bir kurgu numarasına başvurmadan hissettiriyor bize. 


** Yılların geçişini sadece Mason'ın büyüyüşü ve anne babasının yaşlanması üzerinden izlemiyoruz. Her açıdan bir zaman tüneli gibi film. Her yıl, dönemin popüler bir şarkısını sahnenin içinde veya fonda mutlaka kullanmış yönetmen. (Coldplaydan, The Black Keys'e çok iyi bir soundtrack albüm var ortada). Müzik dışında teknolojik cihazların evrimini de seyrediyoruz. Basit cep telefonları akıllı telefonlara, atariler playstationlara dönüşüyor. Bush'tan Obama'ya geçiliyor. Arada Harry Potter dönemi bile var :)


** Özetle Linklater; en yalın haliyle bir insanın bedenen ve zihnen büyümesini gösteriyor. Bu gelişimi yüceltmeden, bu durum karşısında hayrete düşmeden. Mason'ın temas ettiği her insanın, her nesnenin onu şu anki Mason yaptığını gösteriyor. Büyümek, karakterin dersler aldığı, kocaman bir eşiği aştığı ve geride bırakılması gereken çileli bir süreç olarak sunulmuyor. Sonsuz ihtimaller barındıran ve hep yeni başlangıçların yapılabileceği bir akış olarak gösteriliyor. Sürekli kendi içinde dönüşüm geçiren, değişen, kimi zaman yavaşlayan, kimi zaman hızlanan bir nehir gibi..


** Açılış sahnesi ve Mason'ı ilk gördüğümüz an: çimlere uzanmış gökyüzünü izliyor. Ne hayaller kurduğunu, hangi düşüncelerde dolaştığını bilemiyoruz hiçbir zaman ama boş zamanlarında sürekli hayallere düşüncelere dalacağını ve bir parça hep yalnızlığı seveceğini biliyoruz başkarakterimizin.


** Yönetmen, aylaklık anlarının yaratıcı potansiyel taşıdığını anlatmak için bir röportajında şöyle diyor: "Hayal kurmak üretken bir aktivitedir. Fikirleriniz nereden gelir ki? Eğer bütün gün çalışıyorsanız bu birçok şeyi öldürür. Hayal kurmak aynı zamanda hem içinde yaşadığınız hem de içinde olmak istediğiniz ideal dünyayı tahayyül etmenizle, zamanınızı neyle geçirmek istediğinizi düşünmenizle ve ideal fiziksel koşullarınızın ne olduğunu bulmaya çalışmanızla ilgilidir." 


** Final sahnesi: Üniversitedeki yeni tanıştığı arkadaşı ile "an"lar üzerine konuşuyorlar. İkisi de o önemli "an"ların aslında ne kadar gelip geçici ve uçucu olduğunu söylüyor. 
Mason'a göre o büyük "an"lar yok! 
hep "şimdi" var! 
her şey "şimdi" olup bitiyor!


0 yorum:

Yorum Gönder